Ana içeriğe atla

Haftanın Popüleri

İKİNCİ ŞAHIS

Sevdanın hangi dilini mağdur bırakmadım ki konuşayım? Saçlarımı okşamaya kalksan içim ürperirdi. Bir tas çorba koysan önüme, gözlerinin içine içine bakardım. Bilmediğim şeylerin adını aşk koyamadım maalesef. İçimi iyi eden his, her zerrenmiş. Ölen ben olsaydım, bulurdun bir yolunu yaşatırdın beni. Ben senin dirini yaşatamadım /FURKAN DAŞDEMİR

Bir Delinin Hatıra Defteri (Sayfa 21)

    İnanın ki cümleye bile nasıl başlayacağımı bilmiyorum dostlarım.. İnsan belli bir zamandan sonra neyi, nasıl yapacağını bilemiyor.. Bugünde size kendi bilinmezliğimden bahsedeceğim.. Aşkımdan, korkumdan ve benim bile nasıl yaptığımı bilmediğim bu düzenden.. 

   Her şey bir anda başlamıştı sanki.. Kurulu bir düzen içerisinde seçimlerimin sonucunu değil de, nedenini öğrendiğim bir hayat yaşıyordum.. Aile baskısı, arkadaş tercihleri ve omuzlarıma bırakılan sorumluluklarımla uğraştığım bir hayat sürüyordum hep.. Sorumluluk dediysem de pek önemli sayılmaz şeylerdi; amatör bir yazarlık, orta düzey bir abilik görevi, iyi bir arkadaş olabilmek, ayaklarımın üzerinde durabilmek, hayallerimi gerçekleştirmek için sırtıma yük ettiğim onca iş... Bugünden hepsine bakınca aslında ne kadar yol katettiğimi görüyorum.. İlk başlarda şiir yazmanın dünyasını değiştiren bir çocuktan, şimdi şiirlerimi okuyacağım bir tiyatro yazıyorum.. İlk başlarda dostluğun karşılıklı olduğunu düşünen bir çocuktan, şimdi karşılık beklemeden bir arada olmak gerektiğini anlıyorum.. Hep bir farklılık, farkındalık oluşuyor yaş aldıkça.. Artık neyi, nerede, kiminle yapabileceğimi kestiriyorum.. Sadece bu farkındalık serüveninde çözemediğim tek şey aşk oldu.. Ne zaman birine gönlümü açmak istesem hiç istemedi beni, belki de yeterli olamadım bunca zaman gözünde.. Hep bir kriter eksiğim çıktı.. Çok düşündüm, çok değiştirdim kendimi.. O zamanda ben kendimi sevemez oldum.. Ta ki bugüne kadar işte.. Sonunda gönlümü açmama kalmadan bir gölge gördüm kapımda.. Gölgesi gönlümün kapısından kat kat büyük olsa da kendisi küçük, narin bir beyaz gül gibiydi.. İnanın dostlarım insan böyle durumlarda ne yapacağını bilemiyor.. Bende kalakaldım.. Onu toprağıyla beraber içeriye taşıdım sadece.. Odamda başucumda bir vazoda beklettim.. Olur ya yerini sevmez, güneş görmez diye hep bir gözümü üzerinde tutuyorum.. Ben bugüne kadar bana böyle hissettiren birisini görmedim dostlarım.. Hani dedim ya sorumluluklar, arkadaş tercihleri, aile baskısı vs. vs... İşte ilk defa sanki tek derdim onu bulunduğu bu yerde dört gözle bakmakmış gibi hissediyorum.. Biraz kök salmış, benden bile eski olduğunu belli etmişti.. Dallarında bulunan çizikleriyle bu hayatın aslında ne kadar acımasız olduğunu öğretmeye gelmişti bana.. Lakin bende ona gerçeklerin hayaller ile daha da güzel olabileceğini göstermek istedim.. Belki her sabah bir kabus döngüsünde tekrar eden bir vaziyette olsak da, aşkın veya arkadaşlığın gelip geçici olduğunu söylesek de, ben yine de bu konularda umut edilebileceğini, hayal kurulabileceğini göstermek istedim.. Çünkü umut ve hayal güzel bir şeydir dostlarım.. İnsanı ne olursa olsun ayakta tutar.. Beni tuttu ve büyüttü.. Şimdi yirmibirimde kendim için, sizin için daha çok çalışıyorum.. İnanın benimde her işim yolunda gitmiyor ama bugünden sonra daha da fazla gayret edip, daha da çok çalışmam gerektiğini farkediyorum.. Olurda tek hayalinizin bile olmadığı bir gün olursa birini sevin, yapamazsanız birini sevindirin ki hayatın güzel yanlarını da görebilesiniz.. Şimdilik diyeceğim bu kadar dostlarım.. Ben Rıdvan Erdem... Şair, yazar, aşık ve profesyonel bir hayalperestim.. Başta başucumda bulundurduğum beyaz gülüm olmak üzere dostlarıma, arkadaşlarıma ve beni tanımayan herkese mutlu günler dilerim.. 


(NOT: Olurda bir gün birisi sizin için bir şiir yazarsa o kişiyi bırakmayın.. Çünkü şiir yazmak için çok sevmek gerekir.. Ve o sevgiden sakın korkmayın..) 

Yorumlar

Popüler Yayınlar